DEPREM
VE KISA BİR AÇIKLAMASI
Güner
Gül BAL
204403126
Sağlık
Bilimleri Fakültesi Lisans Öğrencisi,
18
Mart Üniversitesi, Çanakkale, Türkiye.
Yer kabuğundaki kırılmalar nedeniyle ani titreşimlerle dalgalar halinde oluşan sarsıntı olayına deprem denir. Depremler birer doğa olayıdır ve hiçbir şekilde önlenemezler. Ülkemiz de deprem riski açısından oldukça tehlikeli bir bölgede bulunmaktadır. Geçmişe baktığımızda da oluşan yıkımların ne denli büyük olduğunu anlayabiliriz. Bu sebeple depremlerin yıkımını önleyici, deprem riskini azaltıcı önlemlerin alınması gereklidir. Bu önlemleri hastanelerde ve diğer binalarda alabilir, yıkımı en aza indirebiliriz. Ayrıca deprem öncesinden önce de deprem sırası ve deprem sonrası da bazı faktörlere dikkat etmek önemlidir. Bu faktörler hakkında detaylı bilgiyi AFAD gibi kurumlardan bizzat alabiliriz. Verilere baktığımızda son yüz yılda Türkiye’de 90’dan fazla şiddetli deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerde yaşanan can ve mal kayıplarının miktarı ise acı gerçeği gözlerimizin önüne sermektedir. Türkiye’deki yanlış yapılaşmanın ve alınmayan önlemlerin faturaları ağır bir şekilde ödenmektedir. Deprem sebebiyle yılda 1000 kişinin ölmesi de bu durumu kanıtlar niteliktedir. Bu kayıpların önlenebilir olması ise insanın canını daha da yakar. Yitip gitmiş bedenleri geri getirmek mümkün olmasa da ileride yaşanabilecek kayıpların önüne geçilebilir. Örneğin herkesin dile getirdiği olası İstanbul depremi için geniş çaplı çalışmalar yapılabilir. (Resim 1)(Ref. 1)
Dünya oluştuğundan beri sismik olarak aktif bulunmakta olan bölgelerde depremler ardışık olarak oluşur. Bilinenin üzerine de Türkiye bulunduğu konum itibariyle en etkin fay hatları üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de olası büyük ve yıkıcı depremlerle karşılaşacağımız bir gerçektir. Deprem bölgeleri haritalarına baktığımızda ülkemizin %92’si deprem bölgeleri içerisindedir. Nüfusumuzun ise yüzde 95’i ise bir deprem tehlikesi altındadır. Olası depremlerde milyonlarca canlı ve yapı yok olur. Depremlerde açığa çıkan enerjilerin etraftaki insan ve canlılar tarafından hissedilme derecesinin ifadesine biz depremin şiddeti diyoruz ve bu şiddeti bir ölçekle ifade ediyoruz. Çıkan enerjilerin biriktiği alana ise fay hattı diyoruz. Fay hattı boyunca enerji ve enerjinin biriktiği yerler de değişir. Bu noktalarda açığa çıkan enerjilerin miktarları da farklıdır. Bu sebeple enerjilerin farklı olması sebebiyle depremin hissedilme derecesi de farklı olur. (Resim 2)(Ref. 2)
Depremle ilgili olarak halk içinde en çok konuşulmakta olan etkenlerden biri deprem süresi yani deprem uzunluğudur. Deprem hakkında “30 saniye sürdü” gibi ifadeler sıkça kullanılmaktadır deprem sonrasında. Kişiler her ne kadar olsa da sarsıntı şiddetinin ne kadar olduğundan söz etse de sarsıntının süresi de genel anlamda insanları ve insanların psikolojilerini daha güçlü bir şekilde etkilemektedir. Kısa ve güçlü bir depremden önce, daha zayıf ve daha uzun süreye sahip bir deprem çok daha fazla şiddetli algılanabilmektedir. Aynı zamanda depremin şiddeti ile süresi doğru orantılıdır. Çünkü depremin büyüklüğü, kırılmış olan fay hattının uzunluğu ile doğru bir orantıdadır ve genel anlamda daha uzun olan bir fayın kırılma ise daha uzun zaman almaktadır. (Resim 3)(Ref. 3)
Denize yakınlık ve uzaklık binanın sağlam dirençli sayılabilmesi için önemli bir kriterdir ancak tek başına yeterli değildir. Zeminin sağlam dirençli olması için suya doygun olmaması gerekir. Yani deniz, göl gibi bölgelerden uzakta bir konumda olması gerekir. Deprem dalgaları yeryüzüne ikinci bir şekilde ulaşmakta olan kayma dalgalarıdır. Kayma dalgaları parçacığın hareketine dik yönde olacak şekilde ve yalnızca katı olan ortamlarda yayılırlar. Sıvı veya gazlarda yayılmazlar. Oluşan bu dalgaların katılarda olan hızı 50-4000m/s aralığında değişmektedir. Kayma dalga hızı zeminin direncini yansıtan bir parametredir. Bu nedenle kayma dalga hızına bağlı zemin sınıflamaları vardır. Sismik kesme dalganın yayılım hızı 760 m/sn’nin üzerindeyse zemin kaya niteliği taşır. Bu da onun sağlam dirençli ve sert bir zemin olduğunu gösterir. Yumuşak zeminli olduğunda ise üzerindeki yapılar depreme dayanıksız olmuş olur. Seçim yaparken depreme dayanıklı zeminleri tercih etmemiz önemli bir faktördür. (Resim 4)(Ref. 4).
Beton ağır bir malzeme olduğu için ve ani olan gerilmelerde çatlama ile kırılma gösterdiği için çökme gibi bir durumlar meydana gelmektedir. Bu bağlamda, çelik yapıların hafif olması, ani gerilmelerle birlikte enerjiyi emebilmesi, hafif olan çelik sistemlerin depreme dayanıklı olan yapılarda ana yapı malzemesi olarak kullanılarak önem kazanması kullanıcılara büyük faydalar sağlamaktadır. Bölge şartlarına uygun bir şekilde tasarlanmış çelik binaların deprem sırasında betonarme binalara göre daha iyi dayanıklılık gösterdiği bilinmektedir. Önemli yapısal hasarlanmalar, yıkımlar ve bununla beraber mal ve can kaybı, depremlere uygun olarak tasarlanmamış olan daha eski betonarme binalarda sıkça görülen bir durum olmuştur. Bu nedenle bizde seçimimizi çelik binalardan yana kullanmalıyız. (Resim 5)(Ref. 5)
Sonuç olarak; depremlerdeki yıkımları, can ve mal
kayıplarını en aza indirmek mümkündür. Bunun için çalışmalara devam etmek
gerekmektedir. Depremin şiddeti ne kadar büyük olursa olsun Japonya gibi
ülkelere baktığımızda yapılarını ve canlarını nasıl koruduklarını görebiliriz.
Önlemler alarak deprem olduğunda yankılarını daha az hissedebiliriz. Şimdi
depremde can ve mal kaybını en aza indirmemiz için yapılması gerekenleri
özetleyelim. İlk öncelikle hastanelerde ya da diğer binalarda zemin doğru
seçilmelidir. Zeminin sağlam dirençli bir zemin olması ilk tercih sebebi
olmalıdır. Bunun için vs30 haritalarına bakabileceğimizi söylemiştik. Bu
haritalarla arazilerin durumlarını öğrenebilir ve fikir sahibi olabiliriz. Ondan
sonra ise binanın yapısı önemlidir. Bunun için bina yaparken bazı faktörler
dikkate alınmalıdır. Yapının çelikten yapılmış olması bu faktörlerin
başlıcalarındandır. Kaliteli bir çelikten olması ise bu faktörün alt başlığıdır
diyebiliriz. Üçüncü faktör zeminin sudan uzak olmasıdır. Suya doygun zeminlerin
depremde yıkım oranını arttırdığını söylemiştik. Bu nedenle denizden uzak
yerleşim yerlerinde yaşanmalı ve binalar o bölgelere yapılmalıdır. Siz de olası
bir depremde kayba uğramak istemiyorsanız bu faktörleri göz önünde
bulundurmalısınız. Depremlerin önüne geçmek mümkün değil ama insanların yaşamalarını
ve zarar görmelerini önlemek mümkün. Zararın olmaması için bu konunun uzmanları
çalışmaya devam etmelidir. Ve biz halkı aydınlatmalıdır. Halk olarak da biz de
vatandaşlık görevimizi yerine getirip bize açıklanan şeylere riayet
göstermeliyiz. Depremin etkilerini en aza indirmek için siz de vatandaşlık
görevinizi yapın ve tedbirlerinizi alın.
Anahtar
Kelimeler: deprem, fay hattı, deprem şiddeti, sağlam dirençli zemin, deprem
süresi.
Referanslar
1 https://www.afad.gov.tr/turkiye-deprem-tehlike-haritasi
2 https://www.afad.gov.tr/fay-nedir-
4 https://www.webtekno.com/17-agustos-depremi-deniz-altindaki-kalintilari-h113659.html
5 https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/depreme-dayanikli-celik-yapilar-ragbet-goruyor/1233959
6 http://www.koeri.boun.edu.tr/sismo/bilgi/depremnedir/index.htm
No comments:
Post a Comment