DEPREM VE BİNA

Giriş

Ü

lkemizin deprem yönünden riskli bir coğrafi konumda bulunması dolayısıyla hastane ve yerleşim yerlerinin seçildiği bölgelerin, yapılan binaların ve bina zeminlerinin özenle seçilmesi gerekmektedir. Ancak sadece seçilen bölge, bina yapısı ve zemini depremden korunmak için yeterli olmayacaktır. Binalar yapıldıktan sonra da  sürekli olarak zemin ve bina yapısı kontrol edilerek önlemler alınmalıdır ki olası bir deprem durumunda oluşabilecek hasar en aza indirilebilsin. Bu durum en çok hastaneler için geçerlidir, çünkü hastaneler hem deprem sırasında ayakta durmak zorunda hem de deprem sonrasında aktif olarak hizmet verebilir bir konumda bulunması gerekmektedir. Bunun içinde sürekli bir kontrol ve sürekli bir yenilenme içinde olmalıdır ki olası bir deprem durumunda en az hasarı alarak deprem sonrasında da ayakta durabilsin. İşte bunun içinde bizler binaları yapısal ve yapısal olmayan hasarlar bakımından sürekli olarak inceleyerek düzenleyeceğiz. Bu derste de bu sorunların ortaya çıkışının nedenleri ve aklımıza gelen olası soruları sorup bunları cevaplandırmak için uğraştık. Şimdi sormuş olduğumuz bu sorular için yapılan araştırmalar ve kendi yorumlarımız ile vermiş olduğumuz cevaplara geçelim.

 Temel kaya ve bina deprem hissetme şiddeti

T

emel Kaya’nın derinliğine bağlı olarak zemin üzerindeki binaların hissetmiş olduğu deprem şiddetlerinin farklı olduğunu bilen bir bireyin aklına gelecek olan sorulardan bir tanesi de şu olacaktır. Temel Kaya’nın sadece zemine yakın olan kısmı mı daha sağlam olmak zorundadır yoksa yok ise yüzeye yakın olan kısım değil de daha derinlerde bulunan temel kaya’nın olması da bizim için yüzeyde meydana gelecek olan depremin şiddetini azaltmak için yeterli olacak mıdır? Bu soruya cevabımız hayır olacaktır. Çünkü deprem yer kabuğunda meydana gelen kırılmalar ve sonrasında meydana gelen yer değiştirmeler sonucunda dalgalar halinde yüzeyde ilerlediği için ilk meydana geldiği kısım yumuşak ve direnci az zemin olur ancak yüzeye yüzey e yakın olan kısım sert kaya, sağlam zemin olur ise depremin oluşturmuş olduğu dalgaların ilk başta hızlı bir şekilde ilerleyeceğini daha sonrasında ise sert kaya, dirençli zemin sebebi ile dalgaların ilerleme hızını yitireceği için yavaşlayarak ilerleyeceğini ve sert kaya üzerinde bulunan binalarda depremin daha az şiddette hissedileceğini söyleyebiliriz. 

Şekil 1
Aynı şekilde eğer kırılmanın meydana geldiği kısım sert kaya, dirençli zemin olur ise ve yüzeye yakın olan kısım yumuşak, dirençsiz zemin olur ise sorusuna gelecek olursak; Dalgalar yayılmaya başladığı anda daha sert bir zeminde ilerleyeceği için hızı yavaş olur ancak sert kaya’nın, dirençli zeminin olduğu kısmın dışına çıktığı zaman tekrardan eski hızını kazanarak yine yüzeye aynı şiddette ilerleyecektir. Bunu şu şekilde düşünebiliriz frenleri tutmayan ve sürekli 120km hızla ilerleyen bir araç düşünün bu aracın bir duvara çarpmak üzere olduğunu düşünün. İlk senaryoda duvara 1km öncesinde bariyerler var onlara çarpıyor ancak yavaşlasa dahi duvara çarpana kadar eski hızını geri kazanıyor, ancak bu bariyeri hemen duvarın önüne koyarsak duvara çarpmadan önce hızını azaltacağımız için alacak olduğu hasar en aza iner. Sert kaya, sağlam zemin ile deprem ilişkisi de aynı bunun gibidir. Eğer sert kaya, sağlam zemin sizin üzerinde bulunduğunuz zemine ne kadar yakın ise siz o kadar güvende olur, o kadar az etkilenirsiniz depremden. Şekil 1 de göründüğü gibi deprem sonrası meydana gelen dalgalar sert zeminden yumuşak zemine veya yumuşak zeminden sert zemine geçmiş olduğunda hızları eski haline gelmektedir. Bu yüzden de deprem şiddetlerinin azaltılması için öncesi değil en sonda geçmiş olduğu zemin önemlidir ve orada sağlam zeminler tercih edilmelidir.

Deprem sonrası hastane güvenliği

D

epremler sonrasında hastanelerde yapısal ve yapısal olmayan hasarların meydana geldiğini bu hasarların durumuna göre hastanelerin deprem sonrasında kullanılıp kullanılmayacağına karar verdiğimizi ve eğer zeminde bir bozulma olursa da hastanenin bulunmuş olduğu konumdan daha sağlam bir zemine taşınması gerektiğini bilen bir hastane çalışanının aklına şu soru gelecektir. Bir deprem sonrasında yapılan yer direnci incelemesi sonucunda yer direncinin ciddi bir ölçüde azaldığı belirlenmiş ise bu durum karşısında ki alınacak olan önlemler hastanenin başka daha güvenli ve depreme daha dirençli bir bölgeye taşınması mı olmalıdır yoksa binanın depreme karşı direncinin arttırılması bir sonraki depremlerden korunmak için yeterli olacak bir önlem mıdır? Yeterli olacağını söylüyorsanız sürekli değişen bu zemin yapısının tekrardan ciddi ölçüde değişip hastanenin risk altına girmeyeceğini nerden biliyorsunuz şeklinde soruları olacaktır. 

Şekil 2
Cevabımız ise aslında şu şekilde sadece hastane yapısını sağlamlaştırıp depreme karşı direncini arttırmak zorunda değiliz. Aynı şekilde hastanenin bulunduğu konumu değiştirmek zorunda da değiliz. Hem hastanenin yapısını depreme karşı dirençli hale getirip hem de bulunmuş olduğu zemin üzerinde zemin sağlamlaştırma çalışmaları yaparak bu durumun çok daha düzgün bir şekilde önüne geçip önlemler alabiliriz. Hastane yapısı iyileştirme ve zemin iyileştirme işlemlerini aynı anda yapabilmekteyiz. Yer direncinin azalmasının asıl nedeni yer altı sularında meydana gelen değişikliklerdir. Yer altı sularının azalması veya artmasına bağlı olarak zemin direnci değişmektedir. Örneğin bir bölgede yer altı su seviyesi çok fazla azalır ise o bölgede çökmeler meydana gelebilir. Aynı şekilde bir bölgede yer altı su seviyesi çok fazla artarsa bina temellerinde korozyonlar meydana gelebilmektedir. Bunlara bağlı olarak da yer ve yapının direncinde sürekli izlemler yapılması gerekmektedir. Bu izlemlerin sonucuna bakılarak da yer yapısı ve binanın yapısında iyileştirmeler yapılmalıdır. Şekil 2 de görüldüğü gibi yeni yapılmış olan bir hastanenin zeminine konulmuş olan sismik izolatör görünmektedir. Bu gibi önlemler sayesinde hastaneler dahagüvenli bir hâl alabilmektedir.

Rutubet ve yapı farkının deprem için önemi

R

utubetin betonarme betonarme yapıların dayanıklılığı üzerinde önemli etkileri olduğunu yapıda bulunan metallerin ömrünü kısalttığını, ömrünü azalttığını ve hatta onları yok edip yapının sadece beton bir yapı haline gelmesine sebebiyet verdiğini bilen bir bireyin aklına bina yaparken, alırken veya kiraya çıkarken aklına şöyle bir soru gelecektir. Betonarme yapılar için evet rutubet faktörü önemli bir risk teşkil etmektedir. Lakin yığma yapılar, ahşap yapılar veya çelik yapılar içinde rutubet betonarme yapılarda olduğu gibi önemli bir risk teşkil etmekte midir, bu yapıların rutubet kapması durumunda meydana getirecek oldukları hasar farklılıkları nasıl olacaktır, bina seçiminde ben hangi tür bina almalıyım ki rutubetten en az hasarı alayım depremden gibi soruları olacaktır. Rutubet tüm yapılar için önemli bir risk faktörüdür, insan için bile. Bu yüzden betonarme yapı, ahşap yapı, çelik yapı vs. olması bir şeyi değiştirmemekte hiçbir önemi olmamaktadır. Nemin olduğu her yerde kontrol edemediğimiz o nem sizi öldürür. 

Şekil 3
Dolayısı ile ahşap bina da yapsanız, çelik bina da yapsanız, betonarme yapı da yapsanız, yığma yapılar da yapsanız ne yaparsanız yapın o rutubetin oluşmasını önlemeniz gerekmektedir. Bunun içinde şu anda yeni yapılmış bütün binalarda gerekli yalıtım çalışmalarını yapmamız gerekmektedir. Binanın içinde bulunan ısıtma tertibatı gibi şeylerin ona göre yapılması gerekmektedir. Havalandırma ihtiyacı var ise yerinde zamanında yapmamız gerekiyor. Yoksa çok büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya kalabiliriz. Yani şu bina için önemlidir bu bina için daha öz önemlidir gibi yorumlarda bulunmamız bizim için çok doğru bir sonuç elde etmemizi sağlamayacaktır. Her bina için bu rutubet çok önemlidir, çok fazla risk teşkil etmektedir, çok büyük sıkıntıdır. İşte tüm bu nedenlerden dolayısı ile de bina seçiminde binanın betonarme yapı mı, ahşap yapı mı, çelik yapı mı, yığma yapı mı gibi olduğuna bakmak yerine almış veya oturmuş olduğumuz binalarda asıl dikkat etmemiz gereken şey binanın rutubetten korunması olmalıdır. Şekil 3'te görüldüğü gibi rutubet sonrasında binaların temelinde bulunan yapılar yok olmakta ve dökülmeye başlamaktadır. Bunun sonucunda da en sonunda binalar en ufak bir şeyde yıkılabilmektedir. Bunun içinde rutubetten korunmakgerekmektedir.

Zemin sağlamlığı hangi alanda ölçülerek bina yapılmalı?

B

inanın yapılacak olduğu zemin yapılmadan önce binanın yapılacak olduğu zeminin depreme karşı ne kadar dirençli olduğunu bilmemiz yapmış olduğumuz binanın hem daha güvenli olmasını hem de yapmış olduğumuz yatırımın çöpe gitmemesini sağlar. Bu bilgilerden yola çıkarak bir bina yaptıracak olan bir bireyin aklına şöyle bir soru gelmektedir ben ölçüm yaptırır iken sadece binanın yapılacak olduğu alanda mı yoksa biraz daha geniş bir aralıkta mı ölçüm yaptırmalıyım ki sonuçlar benim için daha verimli, daha güvenli olsun. Bu soruyu sormasın temel amacı ise zemin tomografisine bakma işleminin maliyetlidir. Fazladan bir kanal dahi çok maliyetli olduğu için fazladan işleme girmek istememesidir. Bunun için yapılmış olan yorumlar mevcuttur. Bunlardan bir tanesi ikisine de bakılmasından zarar gelmeyeceği yönünde. Binanın zemini sağlam, temel kayası güzel bir konumda bulunuyor ise çevre zeminlerin zayıflığı bu yapılmış olan binaya kötü anlamda bir etkide bulunmaz. Diğer bir yorum ise tabi ki zemin tomografisinde binanın net alanın dışında ölçüm yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu işlem maliyetli olacağı için ve kanal sayısına göre de fiyatlarda artış olacağı için dolayısı ile insanlar sadece binanın yapılacak olduğu zeminin tomografisine ölçüm yaptırabilirler şeklinde olmuştur. 

Benim yapacak olduğum yorum ise şu şekilde ki ikisini de kapsamaktadır aslında. Sadece binanın tomografisine bakmak tabi ki de yeterli olacaktır. Lakin bu benim görüşümce sadece temel kaya üzerinde bulunan zeminler için geçerli bir durum. Eğer yakınlarda yer altı suyu tarafından zengin bir zemin var ise ölçümlerin sadece binanın yapılacak olduğu zeminde değil de yakın çevre de yapılması gerektiğini düşünüyorum eğer deprem esnasında yer altı su seviyesinde olası bir değişiklik meydana gelir ise oluşacak olan korozyon ve çökmeler yapılan binayı da etkileyeceği için ölçüm yakın çevre için de yapılmalıdır ki daha garanti olsun. Şekil 4 de göründüğü gibi bina zeminin dirençli olması depremden korunması için yüksek ölçüde yeterlidir. Bunun içinde ekstradan bir çevre ölçümüne gerekduymadan güvenli bir yerleşim sağlayabilirsiniz.

Sonuç

S

onuç olarak ülkemiz de hastanelerin ve binaların depremden korunması için alınabilecek bir çok önlem bulunmasına karşın insanların maliyetten kaçması ve yetersiz bilgi sahibi oldukları için önlemleri yeterince alamamaktadırlar. Öncelikle yapılar oluşturulmadan önce yaptıracak oldukları zeminin tomografisine bakılarak sert kaya olan, dirençli zeminlerin tercih edilmesi gerektiği aktarılmalıdır insanlara. Tamam biraz maliyetli olabilir lakin tüm emeğiniz ve canınız eviniz olduğu için bu kadarına göz yummalısınız. İkinci olarak rutubetten korumalılar her şeyden çok hem bina ömrü için hem de kendi refahları için bunu yapmalıdırlar. Yapılan bunca çalışma ve alınabilecek bunca önleme rağmen, meydana gelen bunca depreme ve tecrübesine rağmen hâlâ önlemler alınmamaktadır. Bunun sonucunda da depremlerden meydana gelen sonuçlar ağır olabilmektedir. Ama insanların deprem hakkındaki bilgi düzeyini arttırabilecek bu işlemler ve çalışmalar sayesinde ilerleyen zamanlarda insanların maliyetten kaçmak yerine daha çok can ve mallarını koruyabileceğini açıklayarak daha verimli sonuçlar alınmasını beklemekteyim. İnsanların çok az daha fazla bir maliyet ile çok daha güvenli binalarda yaşayacağını ve daha az can ve mal kaybı olacağını öğrenmiş olacaklardır.

Anahtar kelimeler: Deprem, bina, hastane, rutubet 

 

No comments:

Post a Comment

Ders 01: Haftanın Ödevi

ÖDEV