HASTANELER DEPREME HAZIR MI?


D

eprem; ‘yer sarsıntısı’ veya ‘seizma’ olarak da isimlendirilir.  Halk arasında daha çok ‘zelzele’ olarak bilinir. Tanım olarak ise deprem: yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Depremler sismograf ile ölçülür. Bu olayları inceleyen bilim dalına da sismoloji denir. (ref.1) Depremler sonucu yapılarda büyük hasarlar meydana gelebilmekte ve can kaybı yaşanabilmektedir. (resim 1) Sismoloji de deprem ile ilgili araştırmalar yaparak binaları ve insanları depreme en iyi şekilde hazırlamayı amaçlar. Böylece can ve mal kaybı minimuma indirilir.

D

eprem şiddeti herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılığa bağlı olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır. 

Depremin şiddeti  ‘Şiddet Cetvelleri’ göre değerlendirilmektedir. Günümüzde kullanılan başlıca şiddet cetvelleri ‘Mercalli Cetveli (MM)’ ve ‘Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)’ şiddet cetvelidir. Deprem büyüklüğü ise deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletlerinden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Odak derinlik ise depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzünden en kısa uzaklığıdır. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir. 

  • Yerin 0-60 km. derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir. 
  • Yerin 70-300 km. derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir. 
  • Derin depremler ise yerin 300 km. den fazla derinliğinde olan depremlerdir. 
Türkiye'de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km. arasındadır. Orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur. Derin depremler çok geniş alanlarda hissedilir, buna karşılık yaptıkları hasar azdır. Sığ depremler ise yeryüzüne yakın dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler. Bir deprem meydana geldiği andan itibaren sismologlar deprem ile ilgili saha gözlemi ve araştırmalar yapmaya başlarlar. Araştırma sonuçlarında da depremin büyüklüğü ve  derinliği ile ilgili verilere ulaşırlar. Ancak deprem ile ilgili yapılan çalışmalarda ilk çalışma ile son çalışma sonuçları arasında bazı küçük veya önemli farklılıklar görülebilir. Örneğin23 Kasım 2022 tarihli Düzce’de meydana gelen deprem ile ilgili yapılan ilk açıklamada depremin büyüklüğü 6, derinliği ise 7 km olarak belirlenmiştir.

Daha sonra ise sismologlar tarafından bu bilgi güncellenmiş ve büyüklük 6.1, derinlik ise 11 km olarak belirtilmiştir. Bu fark çalışmalarda kullanılan verilerin zaman içerisinde artmasından kaynaklanmaktadır. Yani ellerine geçen veri sayısı arttıkça çalışma sonuçları daha güvenilir olmaktadır. Ayrıca aradaki fark kurumların depremin büyüklüğünün ölçümüyle ilgili farklı bir değeri baz alıyor olmasından da kaynaklanmaktadır. Ölçümlerde kullanılan ölçekler de sonuçları etkilemektedir. (Tablo 1) Kandilli Rasathanesi farklı yöntemlerin kullanılma nedenini ise, "Belirli bir yöntem belirli bir büyüklük aralığında ve belirli bir uzaklıktaki depremler için geçerliyken, daha büyük veya daha uzak depremler için daha farklı yöntemler kullanmak gerekir. Hatta bu farklı yöntemleri aynı depreme uyguladığı takdirde, farklı değerler elde etme olasılığı da vardır. Ancak en güvenli olanı, o büyüklük ve uzaklık için en uygun olan yöntemin verdiği sonuçtur." olarak açıklamaktadır. (ref.2)

H

astane çevresinde meydana gelen depremleri belirlemek için o hastanenin koordinatları Kandilli Rasathanesi’nin sitesine girilir. Böylece seçilen koordinatlarda yıllar içinde meydana gelen deprem bilgilerine ulaşılır. Örneğin Çanakkale Devlet Hastanesi çevresinde 1900-2020 yılları arasında çeşitli büyüklüklerde birçok depremin meydana geldiği görülmektedir. Bu depremler öncü ve artçı depremler şeklinde birbirini izlemektedir. Son zamanlarda yapılan keşiflerde depremlerin birbiri ile etkileşim içinde olduğu anlaşıldı. 

Genel kanının aksine büyük depremler birbirini tetikleyebilir veya engelleyebilir. Bu görüşe göre büyük bir şok bazı bölgelerde stresi ve buna bağlı olarak ikinci bir sarsıntıyı engelleyebilir. Ancak bu deprem aynı zamanda fay boyunca veya yakındaki başka bir fayda art arda deprem olma olasılığını üç katına da çıkarabilir. Buna ‘gerilme tetiklemesi ’ adı verilir. (ref.3) 1992’de Ross S. STEIN ve arkadaşlarının yaklaşık bir düzine fay üzerinde yaptıkları çalışmada bir deprem esnasında hafifleyen stresin öylece dağılmadığı, fayı aşağı doğru hareket ettirerek yakınlardaki sitelerde yoğunlaştığı anlaşılmıştır. 


Yoğunlaşan bu stresin ise sonraki depremleri teşvik ettiği görülmüştür. Ana deprem sonrası görülen bu depremlere ‘artçı şok’ denmektedir. Artçı depremler ana depremden sonra çok kez meydana gelmektedir. İlk günden itibaren ise bu sayıda azalma görülmektedir. 10 gün sonra görülen depremlerin oranı %10’a, 100 gün sonra görülen depremlerin oranı %1’e düşmektedir. Bununla birlikte gün geçtikçe artçı depremlerin büyüklüğünde de azalma görülmektedir. Yerel deprem ve artçı şok kayıtlarına göre, 7,3 büyüklüğündeki bir olayı takip eden gün, 100 kilometre içinde başka bir büyük şokun olma ihtimali yaklaşık %67, yani diğer herhangi bir günün olasılığının 20.000 katıdır. Örneğin Haziran 1992'de, Landers yakınlarında 40 kilometre uzakta meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki bir şoktan sadece üç saat sonra, Güney Kaliforniya kasabası Big Bear yakınlarında 6.5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. (ref.4) (resim 2) (resim 3) Sonuç olarak büyük bir depremin ikinci büyük bir depremi tetikleyebileceği unutulmamalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır. 




B

etonarme, betonun çelik kullanılmak suretiyle güçlendirilerek imal edilen yapı malzemesinin ismidir. Türkçeye Fransızcadan geçmiş bir mühendislik terimidir. Yapıda kullanılan betonarme elemanlar (kolon, kiriş, döşeme vb.) birtakım gerilmelere maruz kalırlar. Bunlar genel olarak basınç, çekme, kesme ve burulma etkileridir. Davranış itibarıyla gevrek olan beton, sünek çelik ile güçlendirilerek kompozit bir yapı malzemesi olan betonarme elde edilir. Bu güçlendirme ile açıklıkların daha küçük kesitlerle geçilmesi olanaklı olmuştur. Elemana yerleştirilen çeliğe sonradan veya önceden gerilme verilerek öngerilmeli beton elde edilir. Betonarme yapı elemanında bulunan beton ve çelik birlikte bu gerilmelere karşı koyarlar. Bu esnada beton, daha çok basınç gerilmelerini, çelik ise daha çok çekme gerilmelerini karşılar.

Betonarme bir yapı inşa edilirken, binayı istenilen uzunluğa ulaştırabilmek için dış cephe dilatasyonu yapmak gerekir. Genelde yaklaşık 35-40 metreden daha uzun binalar yapmak için bu yola başvurulur. Dilatasyon ile aynı yere 2 ayrı kolon konur ve 2 farklı bina varmışçasına yapı statiklendirilir. (resim 4) Bu iki kolon arasına da basınca dayanıklı malzemeler yerleştirilir. Aslında dilatasyon binayı ayırmak demektir. (ref.5) Yapılan dilatasyon sonrası bina yüksekliği istenilen seviyeye getirilebilir. Ancak sonrasında deprem riskini artırması açısından yapı değerlendirilmelidir.  Bina yüksekliği arttıkça deprem riski de artmaktadır. Fakat dilatasyon bu riski belli oranda azaltmaktadır. 

R

isk kelime anlamı olarak ‘tehlike’ ve ‘hasar görebilirlik’ demektir. Deprem öncesi tehlikenin doğru tahmini doğru bir hazırlık yapılabilmesi açısından önemlidir. Tehlike depremin meydana geldiği kaynağa ve depremden yayılan dalgalara bağlıdır. Dalgalar jeofizik zeminin direnç durumuna göre yayılım gösterirler. Jeofizik zeminin direnci yüksek ise sismik dalga hareketinin genliği azalır, düşük ise sismik dalga hareketinin genliği artar. Buna ‘seismic ground motion’ , yani potansiyel tehlike denir. Hasar görebilirlik ise yapıya ve yapısal olmayan faktörlere bağlıdır. Yapısal olmayan faktörler binaların taşıyıcı sistemlerini oluşturan kolon, kiriş, döşeme, duvar vb. yapısal elemanlarının dışında kalan elemanlardır. Hastanelerdeki yapısal olmayan elemanların depreme hazırlık durumunun değerlendirilebilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Hastane Afet ve Acil Durum Planı(HAP) Hazırlama Kılavuzu’ kullanılmaktadır. (resim 5) Hastanelerde afet güvenliği bakımından yapısal olmayan unsurlarla ilgili incelemeler, uluslararası kabul gören ‘Güvenli Hastane’ yaklaşımıyla, şu ana başlıklar altında toplanmıştır: 

  1. Mimari elemanların güvenliği,
  2. Hastanedeki kritik servis ve alanların; ulaşım, acil çıkış ve tahliye güzergahlarının güvenliği, 
  3. Kritik sistemlerin durumu (elektrik, telekomünikasyon, su tedariki, yangın söndürme, kanalizasyon, yakıt depolama, medikal gazlar, ısıtma, havalandırma, iklimlendirme sistemleri vb.), 
  4.  Ekipman ve malzeme güvenliği (ofis ve depo ekipman ve donanımı; teşhis ve tedavi için gerekli medikal ve laboratuvar ekipman ve malzemeleri vb.). (ref.6) Bu kılavuz doğrultusunda hastane içindeki yapısal olmayan elemanların depreme hazırlık durumu değerlendirilmekte ve gerekli önlemler alınmaktadır.

D

eprem nedeniyle yapıya etkiyen enerji kinetik ve potansiyel enerji olmak üzere iki çeşit enerjiye dönüşür. Sismik izolasyon sistemleri gibi yapıya ilave edilen bazı araçlar ile yapı sistemine giren enerjinin bir kısmı yutularak yapının sismik performansı arttırılmaktadır. (resim 6) Bu yöntem ile yapıya etkiyen enerji miktarının taban izolatörleri tarafından küçültülerek yapıya aktarılması sağlandığından, yapının maruz kaldığı deprem enerjisi küçülmekte ve yapının depreme karşı dayanımı artmaktadır. Burada ana felsefe yapının tabanına esnek ve enerji sönümleyici elemanlar yerleştirilerek yapının periyodunu artırıp zeminden yapıya aktarılan deprem kuvvetlerinin azaltılmasıdır. Yapının tabanına düşeyde rijit fakat yatayda esnek, belirli ölçülerde deplasman yapabilen donanımlar yerleştirilerek üst yapı yer hareketinden ayrılmaktadır. (ref.7) 

Bu yöntemle sismik izolatör, depremde zeminde ortaya çıkan maksimum yer ivmesi büyüklüğünü %80 azaltmakta ve bu açıdan depremin gücüne karşı %80 bir koruma sağlamaktadır. Bu koruma için binalarda ilave edilmesi gereken bütçenin ise %3 olduğu söylenmektedir. Ayrıca İPKB güçlendirme projesi kapsamında İstanbul’da 12 hastane güçlendirilmiş, 6 hastane ise yeniden yapılmıştır. Bununla birlikte 61 poliklinik ve toplamda 7108 yatak deprem anında kullanılabilir hale getirilmiştir. Bu hastanelerin 3’ünde temel seviyesinde sismik izolatörler kullanılmıştır.


T

ürkiye genelinde Sağlık Bakanlığı’na bağlı toplam 908 kamu hastanesi bulunmaktadır. Bu hastanelerin toplamı yaklaşık 10 milyon metrekarelik kapalı alana sahiptir. Türkiye nüfusunun yüzde 71’inin 1. ve 2. derece deprem alanı üzerinde yaşadığı; hastanelerin de nüfus yoğunluğuna göre dağıldığı düşünüldüğünde, ülkemizdeki hastanelerin çok büyük bölümünün en üst düzeyde deprem tehlikesi altında olduğu söylenebilir. (ref.8) Afet anında başvurulan ilk kurumun hastaneler olması nedeniyle hastanelerin deprem anında ayakta kalması ve sağlık hizmeti verebilecek durumda olması birincil amacımız olmalıdır. Bunun için öncelikle hastanelerimizin yapılacağı zemin iyi seçilmelidir. Yapılacak zemin sert, kaya zemin olmalıdır. Kaygan ve ovalık bölgelere, gevşek toprağa sahip arazilere hastane yapılmamalıdır. İnşaatın yapılacağı bölge imar planı dışında olmamalıdır. Bölge seçilmeden önce Türkiye deprem tehlike haritası incelenmeli ve deprem riski düşük olan bölgeler tercih edilmelidir. Hastane dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine yapılmamalıdır. İkinci olarak ise hasar görebilirlik azaltılmalıdır. Bunun için ise yapısal ve yapısal olmayan elemanlar depreme hazırlanmalıdır. Yapısal ve yapısal olmayan elemanların depreme hazırlanması için Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu esas alınmalıdır. Son olarak sağlık çalışanları deprem anında yapılacak öncelikli girişimler hakkında eğitilmelidir. Bununla ilgili belli aralıklarla hastanede deprem tatbikatları yapılmalıdır.

ANAHTAR KELİMELER: deprem, deprem şiddeti, deprem büyüklüğü, odak derinlik, şiddet cetvelleri, öncü ve artçı depremler, gerilme tetiklemesi, tehlike, hasar görebilirlik, seismic ground motion, Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu, sismik izolasyon sistemleri 

REFERANSLAR:

1-) https://tr.wikipedia.org/wiki/Deprem

2-) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-49843080

3-) https://www.youtube.com/watch?v=CoFBH9EXZ3k

4-) https://www.scientificamerican.com/article/earthquake-conversations-2005-07/

5-) https://www.netyapi.com/urunler/dilatasyon/

6-) https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/40879,haphazirlamaklavuzusurum214062021pdf.pdf?0

7-) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/320440

8-) https://istanbul.imo.org.tr/Eklenti/660,turkiyede-deprem-gercegi-ve-hastanelerin-durumupdf.pdf?0

Resim 1: https://tr.wikipedia.org/wiki/Deprem , 6. resim (2007 Peru depreminde zarar görmüş binalar)

Resim 2: https://en.wikipedia.org/wiki/1992_Big_Bear_earthquake , 1. resim (1992 Big Bear earthquake)

Resim 3: https://en.wikipedia.org/wiki/1992_Landers_earthquake , 1. resim (1992 Landers depremi)

Resim 4: https://www.yapikulubu.com/dilatasyon-derzi-nedir-detayi-mesafesi/

Resim5:https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/40879,haphazirlamaklavuzusurum214062021pdf.pdf?0

Resim 6: https://www.bthaber.com/brisa-sismik-izolasyon-cozumlerinin-yer-aldigi-yeni-web-sitesiyle-deprem-gecirmez-bina-farkindaligini-artiriyor/ , 2. resim

Tablo 1: https://habernett.com/neden-farkli-deprem-buyuklukleri-aciklaniyor/ , tablo 1



No comments:

Post a Comment

Ders 01: Haftanın Ödevi

ÖDEV