GÜNÜMÜZDEKİ DEPREM BİLMECESİ

Giriş

D

eprem geçmişten günümüze hep var olan bir durum. Hep aklımızda bulunan bu durum için insanlık yüzyıllardır bu yıkım için en az hasarı nasıl atlatabileceklerini düşünüp durdular. Günümüzde ise bu konuda gitgide ilerlemiş insanoğlu, bunlar için önlemleri hızla almaya çalışıyorlar. Deprem için birçok çalışma yapılıyor zeminin jeofizik durumu, binaların nasıl inşa edileceği, gelecek olan depremleri tahmin etmek bunlar ülkeler için zorunlu hale geldi. Bunları yapmayan ve yapamayan ülkeler gelişemiyor ve diğer ülkelerin gerisinde kalıyor. Deprem hasarının birçok bileşeni var. Sağlam zemin üzerine yapılmayan veya sağlam zeminin araştırması yapılmayan bölgeler; teknolojiyi takip etmeyip bunlara yönelmeyen ülkeler ekonomik olarak büyük bir sıkıntıya sürüklenebiliyor. Sürüklendikleri bu yerde onlar için hiç iç açıcı değil. Ekonomik olarak gelişemeyen bu ülkeler diğer ülkelerin gerisinde kalıyor. Deprem için yapılabilecek bu birçok çalışmaya ülkelerin katılmamasının birçok nedeni var. Bunlardan en önemlisi iş bilmeyen yöneticiler diyebiliriz. Düşük maliyet ile büyük bir koruma sağlanabilecek bu çalışmaların yapılmaması akıl kârı değil.

Temel kaya ile deprem ilişkisi

T

Referans 01
emel kaya derinliği bir depremin şiddeti için çok önemli bir referanstır. Temel kayanın yapısı o bölgede oluşacak depremin şiddeti açısından çok önemlidir. Temel kaya ile ilgili olarak bir diğer önemli parametre temel kayanın zemine olan uzaklığı yani temel kaya derinliği. Temel kaya derinliği sıfır olan yani yapının zemini ana kaya üzerinde bulunan binalar deprem riski açısından korunaklı bölgeler olurlar. Çünkü sismik dalgalar ana kayada genliği düşük ve yüksek frekansa sahip olur. Bu da o bölgede olası bir deprem durumunda depremin şiddetini az hissedeceğini gösterir. Tam tersine temel kaya derinliği yüksek yani ana kayadan uzakta yapılan binalar yapılar deprem riski açısından daha riskli konumdadırlar. Çünkü sismik dalgalar ana kaya üzerinde bulunan yapıların tam tersine daha yüksek genlikte ve daha düşük frekansta gelişecektir.

 Video 1: Farklı temel kaya sağlamlıklarını gösteren 3 bölge
Referans 02 
Bu da deprem riskinin o bölgede bulunan yapılar için tehlikeli olduğunu gösterir. Video 1’de görüldüğü gibi 1. Bölge sağlam zemin üzerinde bulunuyor bu temel kayasının sağlamlığı sağlam olduğunu o bölgede olası bir deprem durumunda binanın yüksekliğine bakılmaksızın deprem riski açısından önemli derecede güvenli olduğunu gösteriyor. 2. Bölgeye baktığımız zaman zeminin üzerinde bulunduğu yapı 1. Bölgede ki kadar sağlam değil ve temel kaya derinliğini de biraz uzak olduğunu düşünürsek olası bir deprem anında bu bölge 1. Bölgeye kıyasla daha riskli konuma gelecektir. 3. Bölgeye baktığımız da çamurlu, sağlam olmayan, elverişsiz ve deprem için riskli bir zemin görüyoruz. Bu bölge için temel kaya derinliğini yüksek olarak düşünürsek yine olası bir deprem anın da o bölgede bulunan binalar için büyük bir risk teşkil ediyor. Özellikle temel kayanın zeminden uzak olması depremin frekanslarını arttıracak ve yüksek katlı binalar bu durumda daha fazla etkilenecektir.

S

onuç olarak temel kaya bir depremin şiddeti için çok önemli. Temel kayadan uzak yapılan yapılar deprem için büyük risk teşkil ediyor. Bu riski ortadan kaldırmak için de yapılan çalışmalar maddi olarak büyük bir külfet. O yüzden özellikle henüzoluşturulmayan temel kaya haritasının yaygınlaştırılıp buna kaynak sağlanıp binaları bu harita doğrultusunda yapılması deprem riski açısından önemli. 

Betonarme ve ahşap yapılar

B

etonarme özellikle son yıllarda olmak üzeri son yüz yıldır dünyada kullanılan bir inşaat sistemidir. Betondan farklı olarak betonarme bir basınç işlemi ile şekil verme sürecidir. Beton ise kum, çimento, çakıl taşı gibi malzemelerin birleştirilip zemine dökülmesi ile oluşur. 

Referans 03
Binalara etki eden deprem kuvvetlerinin binaların ağırlığı ile ilişkili olduğunu bildiğimizden ve betonarme yapıların özellikle ahşap yapılara kıyasla daha fazla kütleye sahip olduğunu da hesaba katarsak, betonarme yapıların deprem riski açısından daha tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz. Binanın ağırlığını ne kadar arttırırsak gelecek deprem kuvveti de o kadar artacak. Bundan dolayı binaları hafifletmek en uygun olanıdır. Ortalama olarak bir betonarme yapının ahşap yapıya kıyasla 5 kat daha fazla kütleye sahip. Bu da depremin kuvvetinin aktarması için önemli bir durum. Binaların hafif ve dayanıklı olmasının ahşap binalar ile sağlanabilir. Ahşap binaların yapımının ucuz ve ömrünün betonarme bir binaya kıyasla daha fazla olduğunu düşünürsek bu da ahşap yapılar için önemli bir avantaj. Şu da unutulmamalıdır ki binaların yapısı o bölgenin özelliklerine kültürüne , ekonomisine bağlı olarak değişebilir. İş gücü düşük olan bir bölgenin betonarme bina yapması doğaldır. Aynı şekilde ülkelerin tasarım yapısına bağlı olarak binan yapısının özelliği değişebilir.

Şekil 1: Bazı yapı malzemelerin
 üretiminde ki net karbon emisyonu
Şekil 1’ e baktığımızda ahşap yapıların betonarme ve diğer yapılara kıyasla karbon ayak izinin düşük olduğunu görüyoruz. Betonarme ve çelik yapılarda ise bu oran daha fazla olduğunu görüyoruz. Betonarme bileşeni atık olduğu zaman hiçbir işe yaramayacak, çöp olarak kalacak ve ayrıştırılamayacak kullanılamayacaktır. Ama bu ahşap için geçerli değildir. Ahşap bina yıkılsa bina yapısı gereği toprağa karışabilir. Çürüse bile toprağa karışabilir. Uzun vadeli olmasını da hesaba katarsak ahşap binalar betonarme yapılara kıyasla daha güvenli, tercih edilmesi daha makuldür.

S

onuç olarak özellikle ülkemizde yani deprem riski açısından tehlikeli konumda bulunan ülkelerde binaların kütlesini hafifletmek çok önemli bir husustur. Özellikle kamu ve hizmet binalarının ahşap olarak işlenebilmesi bu ülke için değerli olan kuruluşların sağlığı açısından önemlidir. Ancak ülkemizde son yapılan son betonarme yönetmelik değişikliği ile birlikte binaların ahşap olarak işlenebilmesi imkansız hale gelmiştir. Bu da bütün veriler ortadayken anlaşılamayacak kadar garip bir konu. (Paragraf 2, Kaynak 1 ve 2 )

Kısa Not : 'Ahşap yapılar büyük depremlere karşı dirençli'

Referans 04
Deprem bölgelerindeki yapılarda ahşap kullanımının önemine dikkati çeken Ceccotti, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ahşap, son derece hafif bir malzeme. Yapının kütlesi ile doğru orantılı olarak düşünürseniz bir bina ne kadar ağır olursa hissedeceği depremin kuvveti de o kadar büyük olacaktır. Bu bakımdan ahşap, hafif olması nedeniyle avantajlı. Güçlü bir depremde binaların çöküp çökmemesi çok önemli bir gösterge. Yeni ve modern ahşap binalarda deprem olduğunda çökme olmaz hatta deprem anında böyle bir binanın içinde olmak çok daha güvenlidir. Bina sallanabilir ama üzerinize çökmez. Bina içindeki eşyalar sabitlendiği sürece böyle bir binada hayatta kalırsınız."

Depreme hazırlık

H

er bölgede iyi veya kötü bir deprem tahmini araştırması yapılıyor. Burada genel olarak o bölgenin topografya yapısı zeminin direnci geçmiş deprem deneyimleri hesaba katılıyor. Yapılan bu araştırmalar eğer düzgün bir şekilde hesaplandı ise binanın yapısı buna göre şekil alıp olası bir deprem durumunda hazırlıklı hale geliyor. Zamanın ilerlemesi dünyanın gelişmesi ile deprem büyüklük tahminleri farklılık gösterebiliyor. Bundan dolayı ülkeler gelecek olan yeni büyük deprem tahminlerini sürekli güncellemeleri gerekmektedir. Bunu yapmayan ülkeler sonuçlarına geçmişte olduğu gibi katlanacaklardır. Peki yapılan deprem büyüklük tahmini değişirse ne olur?

Örneğin bir bölge için 6 büyüklüğünde beklenen bir deprem için yapılan araştırmalar sonucu yeni bir deprem tahmini gelişiyor ve tahmin edilen deprem eskisine göre daha büyük. Bu durumda yapılacak olan o yapının binanın sağlamlaştırılması. Bu da farklı yöntemler ile yapılabilir. Eğer önceden sismik izolatör yoksa, ise bu konu gündeme getirilip yaptırılabilir. Sismik izolatör zeminden binaya aktarılan enerjiyi büyük oranda düşürdüğü içinde önerilen bir durum. Dirençler artırılabilir. Bu hem binalar hem de zemin için geçerlidir.

Şekil 2’ de 1971 yılında yıkılan Olive View hastanesinin bir görüntüsü. Bu hastane yeni yapılmasına rağmen  1971 yılında oluşan San Fernando ( Mw= 6.6 ) depreminde yıkılmıştır. Bu yapılan hastane o zaman ki beklenen deprem büyüklüğüne göre yapılmıştı. Fakat yapımından 6 hafta sonra oluşan bir deprem sonrası büyük bir yıkıma uğrayıp can kaybı yaşattı. Hastanenin yeni olduğunu düşünürsek yapılan deprem büyüklük araştırmasının bir hatası olduğunu düşünebiliriz. Binanın sadece bir tarafının yıkılmasını da o binanın üzerinde bulunduğu zeminin direncine bağlayabiliriz. 

Şekil 2: San fernando depreminden
sonra olive view hastanesinin
görüntüsü

Eğer sağlam bir zemin üzerinde değilse bu durumun ortaya çıkması gayet normal. Bu depremden sonra yapılan hata anlaşıldı ve daha kapsamlı bir deprem verisi hazırlandı, bunun içine zeminin direnci deprem kuvvetine vereceği ivme de hesaba katıldı. Yapımı tamamlanan bu bina 1994 North Ridge depremini başarılı bir sınav vererek atlattı. Bu konu da deprem araştırmalarının deprem büyüklük tahminlerinin önemini ortaya koyuyor.

S

onuç olarak deprem büyüklüğü bir çok faktöre bağlı olarak değişebiliyor. Bunları tahmin etmek de günümüzde kolay olduğundan yapılacak tek şey bunlara hazırlıklı olup gerekli önlemlerin alınması.(paragraf 3)

Depremin verdiği ekonomik zarar

D

epremlerin ülkelere verdiği en büyük hasarlardan bir tanesi de ekonomik hasardır. Özellikle eski binalar, yüksek deprem tehlikesi ve kentsel alanlar da yapılan yapılaşmalar deprem riski açısında tehlikeli ve ülkeye ekonomik olarak büyük bir zarar. Yapılan yanlış binalar, kötü zemin üzerine inşa edilmiş yapılar, kötü kalitesiz mal kullanımı, olası bir depremde kat ve kat zarar olarak ülkeye geri dönüyor. Ülkelerin geçmiş de olan depremlerden ders çıkarıp ekonomik olarak depremlerin verdikleri hasarı göz önüne getirip önlem alması lazım. Verecekleri ufak bir deprem yardımı önlemi ile büyük bir depremde yaşanacak can ve mal kabını büyük ölçüde düşürebilirler. Örneğin yapacakları ufak bir maddi destek ile kuracakları sismik izolatör %3 oranın da maliyet karşılık %80 oranın da koruma sağlayabilirler. İnsanları iş imkanlarını deprem riski açısından düşük bölgelere kaydırması için yapılacak çalışmalar da büyük bir etkene sahip.

Referans 05

Şekil 3’de görüldüğü gibi depremler en çok gelişmekte olan ülkelere zararı dokunuyor. Mor olan çizgi gelişmiş ülkelerin deprem sonrası aldığı önlemler sayesinde ekonomik olarak minimum hasarla atlattığını net olarak ortaya koyuyor. Gelişmekte olan ülkeler de ise bu durumun tam tersi olarak her deprem sonrası ekonomilerinin dalgalandığını büyük bir hasar uğradıklarını görebiliyoruz.

T

ürkiye’de gelişmekte olan bir ülke olarak bu tabloya uyuyor. 1999 Kocaeli merkezli 7.4 büyüklüğünde bir deprem ve yine aynı yılda Düzce merkezli olan 7.2 olan iki deprem meydana geldi. Bu iki depremde sonrasında büyük bir hasar alan bölge hem maddi hem manevi olarak büyük bir yıkıma uğradı. Gelişmekte olan ülkemizde deprem sonrası yapılan araştırmalar ile yaklaşık 10-15 milyar ABD doları doğrudan ekonomik kayıp olarak kayıtlara geçti. Bu da Türkiye’nin ekonomisine büyük bir hasar vurdu. Genel olarak ülkemizde kentleşme deprem riski açısından riskli olan bölgelerde olduğundan dolayı olası bir büyük deprem tekrarında yine aynı maddi hasarı alacağı büyük bir farkındalık ile söz konusudur.

Çanakkale on sekiz mart üniversitesi hemşirelik bölümü öğrencilerinden Onur Sönmez ve Kader Eğri’ ye Türkiye’nin olası bir büyük deprem durumunda ekonomik hasarı minimuma indirmek için aldığı en temel önlem nedir diye soruduğumuzda;

  • Onur Sönmez:” Almıyor. Binaları inceltip daha az para ile daha fazla bina yapıyorlar fakat bu binaların ülkeye ve insana vereceği hasardan bihaberler. Genel olarak ülkemizde herhangi bir önlem alınmadığını düşünüyorum. Yapılan tek şey jeofizik mühendislerinin televizyonlara ve diğer platformlara çıkartıp konuşmalarını halkı sakinleştirmelerini sağlıyorlar”
  • Kader Eğri:” Genel olarak bir önlemin alındığını söyleyemem. Zemin sağlamlığını arttırıp bütün binalara sismik izolatör bağlasalar büyük bir fayda sağlayacaklarını bildikleri halde bunları yapmıyor denetlemiyorlar.(paragraf 4)

Şekil 3 Depremlerin ülkelere
verdiği ekonomik hasarı



Sonuç: Sonuç olarak yukarıda da bahsedildiği gibi depremin birçok farklı parametresi var. Fakat bu farklı parametrelerin hepsi bir biriyle bağlantılı diyebiliriz. Eğer siz bir deprem yaşar ve bunun sebeplerini ve sonuçlarını iyi araştırmazsanız olası diğer bir depremde hem ekonomik olarak, hem can kaybı olarak büyük bir zarara mahkum kalırsınız. Bunları yapmazsanız da ülke olarak istediğiniz yerlere gelme şansınız yoktur. Tam tersine geçmiş depremlerden ders alıp onların sebeplerini ve sonuçlarını iyi benimseyip iyi araştırırsanız ve bundan ders çıkarırsanız, ayrıca dünyada ki bu konuyla ilgili yapılan çalışmalara destek verip bu çalışmaları yakından takip ederseniz, olası bir depreme en iyi şekilde hazırlanmış olursunuz. Bu hazırlıklarını meyvesini de hem ekonomik hem ülke insanları için fazlasıyla alırsınız. Ülkemiz de genellikle iş işten geçtiği zaman çalışmalar yapılıyor. Veya bölgesel olarak çalışmalar sürüyor. Ülke genelinde bir deprem bölgesi olmamıza rağmen henüz bu gelecek olan deprem faciasının farkında değiliz. Önlemlerimiz genel olarak deprem sonrası yapılan çalışmalar ile kalıyor. Deprem öncesi bina zemin araştırmaları, bina güçlendirmeleri çok sınırlı durumda.

 Anahtar kelime: Deprem, bina, yapı, hastane, ülke.

Kaynak

Resim 1 Ref:https://www.iris.edu/hq/inclass/animation/buildings__bedrock_effects_of_amplification__liquefaction

Resim 2 Ref: https://degenkolb.com/ideas/sylmar-earthquake-legacy-part-i/

Tablo 1 Ref: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1316051

Tablo 2 Ref: https://earthquakemitigationforhospitals.blogspot.com/

 

 

 

 


No comments:

Post a Comment

Ders 01: Haftanın Ödevi

ÖDEV