T |
ürkiye aktif fay hatlarının bulunduğu her gün sarsılan bir kara parçasıdır. Bu sarsıntılar karşısında hasar almamak için büyük bir bilinç ortaya konulmalıdır. Yapıların reformdan geçirilmesi ve dolayısıyla insanların da reformdan geçirilmesi gerekir. Resmi kuruluşların ve devlet kurumlarının (örneğin Sağlık Bakanlığı) öncelikli yapılar üzerinde yaptığı çalışmalar meyvelerini vermektedir ama aynı bilincin halk arasına da inmesi gerekmektedir.
H |
astaneler önem arz eden ve duraksamadan işlemesi gereken bir mekândır. Bu yüzdendir ki depremin yıkıcı etkisine karşı güçlendirilmesi ve dolayısıyla ayakta kalması gerekir. Hastanelerde depreme karşı risk faktörünü belirlerken ilk olarak yapısal faktörler; yaş faktörü ile güçlendirilme çalışmalarından geçip geçmediği göz önüne alınır. İkinci olarak hastanenin oturduğu zeminin sağlığı göz önüne alınır. Yapay sinyaller üreterek bu sinyallerin zeminde nasıl ilerlediğini gözlemleyerek zeminin sağlığı hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Sinyallerin hızlı yayılması zeminin sağlığına, yavaş ilerlemesi sağlıksızlığa işaret eder. Bu karşılaştırmaları yapabilmek için resmi ölçüm belgelerine ihtiyaç vardır.
B |
üzülmelerden dolayı yapılarda dilatasyon derzi bırakılması gerekir: Hem betonarmenin kuralları gereğince hem de uzun ve büyük binalarda deprem etkisinden dolayı. Ekstra şekilli binalarda ( artı şeklinde, U şeklinde, vb.) bağlantı noktaları depreme karşı daha dayanıksızdır. Bu tarz binalar için deprem yönetmeliklerinde, düzensizlikleri önlemek amacıyla standart koşullar yer alır ve deprem yönetmeliklerinde de belirtilmektedir. Dilatasyon derzinin de kendi içinde belli şartları vardır; bu yapının yüksekliği ile ilgilidir. Yükseklik ne kadar artarsa bırakılması gereken dilatasyon derz aralığı o kadar artar. Uzun binalardaki kolon ve kirişler arasında dolgu duvarlar bulunur.
T |
ürkiye’de bina deprem yönetmeliği bugüne kadar 1947, 1953, 1961, 1968, 1975, 1998 ve şu an yürürlükte olan 2007 olmak üzere toplam 7 defa deprem yönetmelikleri revize edilmiştir. Hazırlanan bu yönetmeliklerde yapının bulunduğu bölgenin deprem riski ve zemin sağlığı dikkate alınarak yapıların depreme dayanıklı yapımı ve tasarımı için gerekli olan minimum şartlar verilmektedir. Deprem yönetmeliği konusunda son çalışma: Yönetmelik Hazırlama Komisyonu ve alt çalışma grubu üyeleriyle birlikte 8 Çalıştay sonucunda Deprem Yönetmeliği güncellenmiş olup 18 Mart 2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış, 1 Ocak 2019 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Deprem yönetmeliğinin 7 kere değişmesi ve pek çok defa güncellenmesi Türkiye’de oluşan depremler hakkında bilgilerimizin artmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye sınırları içerisindeki aktif fay hatları sürekli yeni depremler üretmektedir. Bu sürekli oluşan depremler zengin bir veri havuzu oluşturmaktadır. Her geçen gün malzeme ve teknoloji çeşitliliği oluşmaktadır. Ayrıca mevcut bulunan yapı stoklarının önemli bir kısmı depreme dayanıklılığı yetersizdir. Bu gibi ihtiyaçlar ve sonuçlar deprem yönetmeliğinin revize edilmesini kaçınılmaz kılmaktadır. Ve deprem yönetmeliğinde yapılan bu revizeler yapılarda da revize gerekliliğine yol açmaktadır.
D |
epremlerden sonra ikincil afet olarak adlandırdığımız, deprem dolayısıyla ortaya çıkan; sel, yangın, tsunami, nükleer enerji kaynaklarının zarar görmesi, toprak kayması gibi afetler gerçekleşebilir. İkincil afetler bölgeye özgü gerçekleşir. Japonya‘da 1995 yılında Kobe kentinde gerçekleşen 7,2 büyüklüğünde ki deprem felakete yol açmıştır. Kobe kentinin yollarının dar olması, yapı dokusunun eski ve ahşap binalardan oluşması maddi kayba ve can kaybına neden olmuştur. Ahşap yapılardan ötürü deprem anında ve sonrasında yangınlar ortaya çıkmıştır. Yangınlar can ve mal kaybını katlayarak arttırmıştır. Türkiye’de ise 17 Ağustos 1999 tarihinde Gölcük’te gerçekleşen depremde TÜPRAŞ yangını çıkmış ve büyük korkuya yol açmıştır. Çıkan yangın yurt içinden ve yurt dışından gelen yardımlarla, bilhassa da çalışanların özverili tutumlarıyla söndürülmüştür. Deprem ve yangın nedeniyle, rafineri içinde ve rafineri lojmanlarında en küçük yaralanma dahi olmamıştır. Bu farklı 2 ülkedeki deprem anında ve sonrasında çıkan yangınlar (ikincil afetler) ciddi maddi kayıplara neden olmuşlardır. Ve bir başka şiddetli ikincil afet tsunamidir. Çok yaşanılan Japonya gibi ülkelerde belli önlemler de alınmıştır: 7 metreye varan tsunami engelleyici duvarları gibi. Japonya’daki nükleer enerji santralleri bu tsunami olasılığı göz önüne alınarak 7 metre civarında yüksek yollar kullanılarak inşa edilir. Ama Japonya’da 2011’de gerçekleşen M9.1 büyüklüğünde ki depremde, depremin derin denizi etkilemesi nedeniyle tsunami dalgaları 15 ila 20 metreyi bulmuş, alınan önlemlere rağmen hasar meydana getirmiştir. Burada Fukushima nükleer enerji santralinin birinci koruması etkisiz kalmış ve soğutma devreleri etkisiz kalıp bozulmuş ve ciddi maddi hasara yol açmıştır. Bu ikincil afetlerin ortaya çıkışı ve verdikleri hasarlar gösteriyor ki hazırlıklı olunmalı. Ulusal önlemlerin yanında bölgesel idare kurumlarının da gerekli önlemleri alması ve gerekli tatbikatları bütün protokolleriyle doğru zamanda gerçekleştirmesi önem arz etmektedir. Ve halk deprem anında ve sonrasında takınılması gereken davranışlar konusunda bilinçlendiriliyorsa; ikincil afetlerin oluşumu ve bireysel olarak nasıl korunulacağı konusunda da bilinçlendirilmelidir.
B |
ütün bu dayanıklılık yöntemleri göz önüne alınarak deprem afetini facialara yol açmadan hayatımızın akışına karıştırabiliriz. Deprem Türkiye için görmezden gelinemeyecek kadar büyük bir gerçektir. Ama Türkiye’de şiddetli depremlerin uzun aralıklarla gelmesi hasarın nelere yol açtığını insanlara ve karar mercilerine unutturmaktadır. Bu da insanların oturdukları yapıların kontrollerini yaptırma konusunda gerekli özeni göstermemelerine yol açıyor. Yapı kontrollerini yaptırsalar bile yenilemeye gidileceği zaman ekonomik nedenlerden dolayı geri durup yaptırmak istemiyorlar. Olası deprem hasarında ekonomik ve psikolojik kayıpların kat be kat daha fazla olacağı ise bir başka gerçektir. Bu noktada yapılması gerekenlerin başında işi profesyonellere bırakmak ve halkı bilinçlendirmek gelmektedir. Yanlış bilinenleri temizlemek ve dikkat çekmeyen ama önemli olan noktaların altını çizmeye çalışılmalıdır. Sonuç olarak insan sağlığı gibi deprem sağlığının da var olduğunu bilmek ve buna göre davranmak lazımdır.
Anahtar
Kelimeler: İkincil Afetler,
Sismik İzolatör, Kobe Depremi, İSMEP Projesi, Deprem Yönetmeliği
Şekil
Açıklamaları ve Kaynakça:
Resim
1: Sismik izolatörlü hastane binası
https://sygm.saglik.gov.tr/TR-85807/hastanelerde-depreme-karsi-sismik-izolator-kalkani.html
Resim
2: Sismik izolatörün kazandırdıkları
https://sygm.saglik.gov.tr/TR-85807/hastanelerde-depreme-karsi-sismik-izolator-kalkani.html
Resim
3: Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi
Resim
4: Dilatasyon derzi
https://ankarateknikyapi.com/Teknikbilgiler/8-Dilatasyon-Derzi-Nedir
Resim
5: Marmara Üniversitesi Başıbüyük Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Resim
6: Deprem yönetmeliğinin güncellenme nedenleri
https://www.afad.gov.tr/turkiye-bina-deprem-yonetmeligi
Resim
7: Japonya’daki tsunami duvarı
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/529681
No comments:
Post a Comment