OLASI DEPREM SENARYOSU VE ALINABİLECEK ÖNLEMLER

D

ünya var olduğundan beri yer hareketleriye birlikte depremler de görülmeye başlanmıştır. Bu depremlerle birlikte birçok insan ve yerleşim yeri kaybedilmiştir. Ülkemizde bu açıdan deprem kuşağında yer almaktadır. Bu nedenle ülke olarak gerekli önlemleri almalı ve üstümüze düşen vazifeleri yerine getirmeliyiz. İlk olarak deprem; yer kabuğunda meydana gelen kırılmalar nedeniyle ortaya çıkan dalgalar halinde yayılan bir titreşim olayıdır. Bu titreşimle beraber yeryüzündeki yapılar sarsılmaya başlar ve kimi zaman yıkılmalar meydana gelir. 

şşş
Şekil 1

Depremin şiddeti kavramı ise; o yerde meydana gelen depremin etrafındaki şeyler üzerine bıraktığı etkiye denir. Bizler depremin şiddetini en az hissedebilmek için yapılarımızı sağlam temellere özenli bir şekilde inşaa etmeliyiz. Suya yakın yerler gibi yerlerden bu nedenle uzak durmalıyız. Ayrıca bina yapı malzemesi olarak demir bizim için en iyi seçim olacaktır. Bunun gibi bizi depremden koruyacak birçok faktör vardır. Deprem anında nasıl bir yol izleyebileceğimizi de bilmek bizi depreme karşı hazırlıklı kılacaktır. Hastanelerdeki deprem riskini azaltmak adına da aynı yolları izlememiz gerekir. (Resim 1, Ref. 1)

S

Şekil 2
ismik izolatörler de depremden en az etkilenmemizi sağlayacak sistemlerden biridir. Bizi depremin zararlı etkilerinden korur. Yani deprem sırasında binada meydana gelecek hasarı önler. Depremde binada kalıcı hasar kalmamasını sağlar. Sismik izolatörler binanın sağa ya da sola hafifçe salınmasını sağlar. Sadece bina değil içerisinde bulunan insanlar da depremi hasarsız atlatır. Özellikle bu sistemin deprem bölgelerinde kullanılması oldukça önemlidir. Ülkemizde de bu sistemleri üreten firmalar bulunmaktadır. Hatta ülkemiz bu konuda üretim konusunda birçok ülkeden ileri durumdadır. Sismik izolatör sistemi, etrafında biraz boşluk bulunan her binada kullanılabilir. İzolatörlerin denetimi ise devlet elindedir. Sismik izolatörlerin kullanılabilmesi için belirli bir sertifikasyona sahip olması istenir. Sertifikasyon sağlandıktan sonra sismik izolatörlerde sıkıntı oluşması durumunda değiştirilmesi de mümkündür. Montajları uzman kişiler tarafından yapılır. Sismik izolatörün sismik izolatör bulunmayan binadan farkı ise; sisteme sahip binada depremin yükü sismik izolatöre biniyor ancak diğer yandan normal bir binada bu etki kiriş ve kolonlara biniyor. Bu ise binaların zarar görmesine ve hatta yıkılmasına sebep oluyor. Bu da beraberinde can ve mal kaybını getiriyor. 

Türkiye’de ise sismik izolatörler 100 yataktan fazla yatağı bulunan hastanelerde, bazı okullar ve ulaşım tesisleri gibi yerlerde kullanılıyor. Eğer bina yapılırken sismik izolatöre sahip değilse binaya sonradan da ekleme yapılabiliyor. Bu da bize Türkiye açısından ileride böyle bir yasa sonucu ülkedeki tüm kamu binalarında bu sistemin uygulanabilir olacağını göstermektedir. Bu şekilde yapıların depreme karşı korunurluğu da artıyor olacaktır. Sismik izolatörlerin belirli zamanlar testlerinin ve bakımlarının yapılması gerekmektedir. Bu testlerin yapıldıkları yerler dünyada sayılı yerlerdir. 

Türkiye’de ise bu testi Eskişehir Teknik Üniversitesi yapmaktadır. Sismik izolatörlerin bakımının ise her 5 yılda bir yetkili firma tarafından yapılması gerekir. Bu 5 yıl içerisinde deprem olmasa bile aynı şekilde bakımlarının olması gerekir. Sismik izolatör olmayan binalarda herhangi bir depremde bina ağırlığının 1/10 fazlasını taşıyabilir. Eğer bu değerden fazla bir yatay yük oluşursa yapıda kırılmalar ve zararlar meydana gelir. Sismik izolatörlü binalarda ise oluşan yatay yük oldukça az olur ve bina hasardan korunur. İzolatörlü sistem deprem anında binanın hafif salınımlar yapmasını sağlar.

Sismik izolatörler depremin enerjisinin sönümlenmesini sağlar. Yükü yaklaşık yüzde 80-90 oranında azaltır. Bu sistem 1921 yılında ilk olarak keşfedilmiştir. Daha sonrasında ise 1969 yılında bir ilkokulda ilk uygulaması yapılmıştır. Başta deprem bölgeleri olmak üzere ileriki yıllarda da tüm dünyada kullanımı yaygınlaşmıştır. Sismik izolatör sisteminin yararları ise oldukça fazladır. Can güvenliğini maksimum düzeyde sağlar. Bakım gerekliliği çok azdır. Bir deprem sonrası kullanılmaya devam edilebilir. Ulaşımın kullanıldığı yapılarda ise kullanımı süreklidir. Deprem sırasında yapının içindeki eşyalar zarar görmez. Sismik izolatörlerin çeşitleri de mevcuttur. Yıllar geçtikçe çeşitler artmıştır ve eski izolatörlerin yerini yeni izolatörler almıştır. Hastanelerde ise bu izolatörlerin yaygınlaştırılması önemli bir konudur. Deprem anında bir ameliyat gerçekleştiğini düşünün, hastanın ve sağlık çalışanlarının en az zarar görmesi için bu sistemleri her hastanede görmeye başlamamız doğru olacaktır. (Resim 2, Ref. 2)

G

ölcük depreminde 24 yıl önce büyük can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Bu deprem Kuzey Anadolu Fay Zonunda meydana gelmiştir. Birçok deprem bölgesinden bu zon geçmektedir. İstanbul da bu deprem bölgelerinden biridir. Olası bir İstanbul depreminde ise bizim Gölcük depremindeki bir yıkıma uğramamamız için çeşitli çalışmalar yapmamız gerekmektedir. Türkiye’nin en gelişmiş ve en fazla nüfüsuna sahip olan bu şehirde büyük bir deprem olması halinde yaşanılabilecek felaket senaryosu büyük korkulara yol açmaktadır. Bu nedenle İstanbul’da uzun ve kısa vadeli hedefler uygulamaya sokulmalıdır. 

Depremin en çok etkileneceği bölgelerde yapılar gözden geçirilmelidir. Yeniden yapılandırma
yapılmalıdır. Hasar önleme çalışmaları hızlandırılmalıdır. İstanbul son 40 yılda yoğun bir göç almıştır ve şehirde nüfus hızlıca artmıştır. Artan nüfusla birlikte hızla yol kenarlarına binalar yapılmaya başlanmıştır. Çarpık yapılaşmalar ortaya çıkmıştır. Bundan yıllar önce de oluşan depremlerde İstanbul hasara uğramıştır. 1900 yılından bu yana İstanbul’da hasara neden olan yaklaşık 6’dan fazla yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Beklenen olası depremde de ise bu etkilerin yaşanmaması için çalışmalar sürmektedir. Depremin olma zamanını tespit etmek günümüzde zor olsa da depremin yıkımını en aza indirmek için alınacak önlemler oldukça fazladır. 

İstanbul 30 ilçeden oluşmaktadır. Her ilçeye özel deprem planı hazırlanmalıdır ve yapılar denetlenmelidir. Hasarlı ve yıkılması mümkün olan binalar yıkılmalı ve yerlerine yeni binalar yapılmalıdır. Kentsel dönüşüm hızla gerçekleşmelidir. Yapılacak çalışmalar ise; sismik mikrobölgeleme hazırlıklarının hızla yapılması ve geliştirilmesi, buna göre binaların hasarlarının azaltmaya yönelik plan ve programların hazırlanması, afetlerin önlemine yönelik tavsiyelerin hazırlanması, planlama ve proje tekniklerinin ise Türk personeller tarafından yapılmasıdır. İdari yapılanmada ise deprem öncesinde deprem yasa tasarısının ortada olması gerekmektedir. Bu yasalar afetlerin en aza indirilmesini hedeflemelidir. Olası bir İstanbul depreminde ilçelere ve mahallelere söz hakkı verilmelidir. O bölgelere destek sağlanmalıdır. 

Şekil 3
Deprem olduktan sonra ise hasar oranı kamuoyuna açıklanmalıdır. Binaların güçlendirilmesi aşamasında ilk olarak kamu binalarına öncelik verilmelidir. Bu binaların güçlendirilmesinin özelleştirilmiş olması etkili olacaktır. Halka verilen eğitimlerin de arttırılması gerekmektedir. Deprem anında ve sonrasında yapması gerekenleri bilmesi ve öğrenmesi lazımdır. Deprem toplanma alanları herkes tarafından bilinmelidir. Hastanelerde de bu konuda personele eğitim verilmelidir. Örneğin bir cerrahi işlem sırasında deprem olması durumunda ne yapılması gerektiği hakkında personel bilgi sahibi olmalıdır. Hastanelerde deprem riskinin azaltılması da devletin çalışması gereken konulardan biri sayılmalıdır. (Resim 3, Ref. 3)

B

ir deprem sırasında ikinci bir yeni afetin yaşanması olayına ikincil afetler denir. Doğal afetlere bakıldığında en çok hasara uğratan afet depremdir. Bu sebeple ilk olarak deprem üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Ancak depremle birlikte meydana gelen diğer doğal afetler göz ardı edilmektedir. Bu göz ardı edilme olayı yapılmamalı ve ikincil afetler hakkında da çalışmalar yapılmalıdır. Yapılan araştırmalarda görülen en sık ikincil afetler; çığ, tsunami, heyelan ve su baskınları olmak üzeredir. AFAD tarafından oluşabilecek ikincil afetler hakkında çeşitli araştırmalar yapılmıştır ve çeşitli haritalar ortaya konmuştur. Bu haritalara göre Türkiye’nin %51’i deprem açısından risk altındadır. Bu açıdan baktığımızda Edirne’de yüzde 2’lik bir deprem riski bulunurken ikincil afet açısından hiçbir riske sahip değildir. Tekirdağ ilinde tsunami, Manisa, Burdur ve Bolu illerinde heyelan, Afyon ise su baskınları açısından risk altındadır. Yüzde 51’lik deprem bölgesinde bulunan şehirlerin yüzde 49’unda her iki afet birlikte yaşanmaktadır. Ortak olan ikincil afet ise heyelandır. Bu açıdan baktığımızda ikincil afetlere karşı alınabilecek önlemleri sıralayabiliriz. Heyelanlara karşı;  yüksek dağlarda heyelan riski oldukça yüksektir. Bu bölgedeki yapılaşmalar ise büyük risk altındadır. Özellikle yerel idari birimlerin bu yapılaşmalara önceden izin vermemesi gerekmektedir. Eğer bu yapılaşmalar çoktan yapılmışssa istinat duvarları ile önlemler sıklaştırılmalıdır. 

AFAD’ın ise toplanma alanlarının bu bölgelerde olmamasına dikkat etmesi gerekmektedir. Çığa karşı; çığ genel olarak her yeri etkileyen bir doğal afet değildir. Belirli bir noktada oluşur. Bilinçsizce yapılmakta olan yapılar çığ riskini arttırmaktadır. Erken uyarı projelerinin ve sistemlerinin yapılması, gözlem noktası bulunması çığ riskini yok edecek önlemlerdendir. Doğu Anadolu gibi çığ bölgesi olan yerlerde arama kurtarma araçlarının ve ekipmanlarının hazırda bulunması önemlidir. Tsunamiye karşı; özellikle deniz kenarı olan bölgeler büyük risk altındadır. Yerel idari birimlerin bu açıdan kıyıya yapılan yapıların belirli mesafe olmasına karşı kısıtlamalar koyması gerekmektedir. Ayrıca bu bölgede yaşayan halka tsunami hakkında bilgi ve eğitim verilmelidir. 

Şekil 4
AFAD tarafından halka sunulan toplanma alanları ise uygunluk açısından değerlendirilmelidir. Deprem felaketi yaşayan bir halkı bir de toplanma alanlarında tsunamiyle baş başa bırakmak hatalı olur. Su baskınlarına karşı; dere ve akarsuların olduğu bölgeler su baskınları açısından tehlikeli konumdadırlar. Su baskınının sık olduğu yerlerde bodrum katları olmamalıdır. Depremden sonra oluşacak su baskınları arama çalışmalarını olumsuz etkileyeceğinden gerekli önlemler su baskınları olmadan alınmalıdır. Bu ikincil afetlere karşı AFAD ve diğer birimler gerekli özeni gösterip çalışmalarına devam etmelidir. İkincil afetler küçümsenmemeli ve yaratabilecekleri büyük hasarlar göz önüne alınmalıdır. Toplumu bilinçlendirme çalışmaları ise çeşitli kuruluşlarca yürütülmelidir. (Resim 4, Ref. 4)

S

onuç olarak; depremi, ikincil afetleri ve olası İstanbul depreminin şiddetini azaltabilecek potansiyele ülkece sahibiz. Bu açıdan baktığımızda gerekli çalışmaların yetkililerce sürdürülmesi ve depreme hazırlık olmak elzemdir. Özellikle olası İstanbul depremi Türkiye’nin kalbinde iyileşmesi güç yaralar açabilir. Bu depremle birlikte oluşabilecek ikincil afetler ise bu yarayı daha da derinleştirecektir. Sismik izalötörlü sistemlerin yaygınlaştırılması ve gerekli önlemlerin alınması Türkiye’nin depremden en az etkilenmesini sağlayacaktır. Olası deprem senaryoları göz önünde bulundurulmalı ve sadece İstanbul değil tüm deprem bölgelerinde çalışmalar hızlandırılmalıdır. İkincil afetlerin yaratacağı etkilerin en az olması içinse AFAD’ın, yerel idari birimlerin ve yetkili kuruluşların sözleri dikkate alınmalıdır. Heyalan, çığ, tsunami ve su baskınlarına karşı neler yapılması gerektiği bilinmelidir. En başta depreme karşı her birey hazırlıklı olmalıdır. Evinde deprem çantasını bulundurmalı ve bilenler bilmeyenleri deprem hakkında bilgilendirerek toplumsal zincir oluşturulmalıdır. Hastanelerde ise yasalar göz önünde bulundurularak sismik izolatörlü yapılar yaygınlaştırılmalı, yukarıda da bahsettiğimiz gibi personel bilinçlendirilmeli, hastane binalarının depreme karşı dayanıklılığı arttırılmalıdır. Gerekirse düzenli olarak her yıl hastanede bu konu hakkında eğitimleri verilmelidir. Deprem engellenmesi mümkün olmayan bir doğal affettir. Ancak etkilerini az hissetmek mümkün olan bir durumdur. Biz de bilinçli birer toplum olup deprem hakkında bilgi sahibi olmayı ihmal etmeyelim.

 Anahtar Kelimeler: deprem, ikincil afetler, sismik izolatör, İstanbul depremi.

 Referanslar

1.       https://www.aa.com.tr/tr/gundem/turkiye-gecen-yil-ortalama-saatte-3-kez-sallandi/2465644

2.       https://bilecik.csb.gov.tr/deprem-izolatoru-uygulamasini-yerinde-inceledik-haber-254403

3.       https://www.fujiengineering.com/deprem-acil-mudahale-sistemi.php

4.       https://depremzemin.ibb.istanbul/calismalarimiz/tamamlanmis-calismalar/istanbul-ili-genelinde-afetler-karsisinda-sosyal-hasar-gorebilirlik-arastirmasi/

No comments:

Post a Comment

Ders 01: Haftanın Ödevi

ÖDEV